MİMARİ

Antik Yunan Kentlerindeki 9 Anıtsal Yapı

Antik Yunan Kentlerindeki 9 anıtsal yapı hakkında kısa bilgiler içeren yazımızla birlikte, bir antik kente gittiğinizde görebileceğiniz çoğu yapı hakkında fikir sahibi olabilirsiniz.

Agora

“Toplanılan yer” anlamını taşıyan Agora; antik Yunan kenti insanının her türlü ticari, sosyal ve dini amaçlarla toplandığı mekandır. Kentin merkezinde bulunan bir meydandır, kent ihtiyaçlarına göre bu boş meydanı şekillendirmiş ve Agoraları oluşturmuştur.
Kimi zaman gemilerin ticaretini yürüttüğü limanlara kurularak bir pazar yeri olmuş, kimi zaman festivallerle antik insanın yaşamında eğlence merkezine dönüşmüş, kimi zaman devlet agorası ya da kutsal agora olarak kentin kalbini oluşturmuştur.

Yani Agoralar ne tek bir yapıdan ne de tek bir amaçtan ibaret mekanlardır. Etrafında mekanlar oluştururken Agoranın kendisi hep üstü açık kalmış ve bu bakımdan avluyu andıran bir mimariye de sahip olmuştur. Etrafına zamanla halkın yağmurdan ve güneşten korunduğu, sohbetlerin edildiği, filozoflara da ev sahipliği yapan stoalar kurulmuş olup bu stoalar Agora’nın avlu görünümünü güçlendirmiştir.

Stoa

Antik Yunan insanının güneşten ve yağmurdan korunarak dinlenme amacıyla kullandığı mekandır. Genellikle uzunlamasına yapılmış bir duvar, bu duvara paralel dizilmiş sütunlar ve üstünü örten bir çatıdan meydana gelir.

Stoa Atina’da meydana çıkmış mimari yapılardır. Atina stoasında Sokrates ve Zenon gibi önemli filozoflar öğretilerini paylaşmıştır.

Stoalar, işlevsel olarak mimarimizdeki revaklara benzemektedir.

Stoa, üzeri çatıyla örtülmüş bir sütun sırasıdır; yürümek, konuşmak, buluşmak için havadar ve gölgeli bir mekân sağlar, dükkanların önünde bir sığınak oluştururdu. Stoa çevresinde kalabalığı toplayan veya onlardan yararlanan kılıç yutucular, hokkabazlar, dilenciler, asalaklar ve balık satıcıları ile şenlenirdi.

Hilary J. Deighton, Eski Atina Yaşantısında Bir Gün, (çev. Hande Kökten Ersoy), Homer Kitabevi,
İstanbul 2012, s. 38.
A2: Atina Stoası- Antik Yunan Kentleri

Bouleuterion

Antik Yunan kentinde yönetimle ilgili konuların konuşulması için meclisin toplandığı kapalı mekanlardır.
Boule terimiyle ilgili Homeros‘un eserlerinde bulduğumuz bilgilere göre Bouleuterion‘un Kral ve soylulardan oluşan bir kesimin yasama, yürütme ve yargı yetkilerini kullandığı bir toplanma mekanı olarak düşünebiliriz. Daha sonra başta bulunan yönetime göre farklı şekiller almış, sınıfsal ve sayısal olarak artış göstermiştir.

Bouleuterion mimari açıdan üç farklı biçimdedir.

1.Eksenel Sütunlu Dikdörtgen Bouleuterion: Arkaik döneme tarihlenen bu mimari biçim Bouleuterion’un ilk örneğidir.

2.Kare veya Dikdörtgen Şeklinde Olup Oturma Düzeni U Şeklinde Olan Bouleuterion: Küçük Asya’da yaygındır. Assos, Priene, Aegae’deki Bouleuterion’lar bu biçimin örnekleridir.

3.Kare ve dikdörtgen şeklinde olup,oturma düzeni yarım daire şeklinde olan Bouleuteiron: İlk olarak Milet Bouleuterion‘unda görülen bu biçim Helenistik Dönemde kullanılmış olup geç helenistik dönemi de etkilemiştir.

Prytaneion

Kentin ölümsüzlüğünün simgesi olan sönmeyen ateşin yer aldığı Prytanion antik yapıları; dönemin yabancı seçkinlerinin, kahramanların ve gelen elçilerin ağırlandığı bir yapıydı. Günümüz tabiriyle devlet konuk eviydi. Genellikle Hippodamos planlı kentlerde Agoranın yanında yapılırdı.

Yunan toplumunda ateşin önemi büyüktü. Ateşin sönmesi, hayatın, doğumun cinselliğin son bulması anlamına gelmekteydi. Bu sebeple ateş her daim yanmalıydı.

Prytaneion’da da Hestia(Vesta) tapımı vardı, yani sönmeyen ocaklar ve bununla birlikte, ateşin sönmesini engelleyen “küret” adı verilen görevliler bulunurdu… Bir kentten ayrılıp başka bir kente gidiliyorsa bu ocaktan meşaleyle ateş alınır ve gidilen yerde aynı ateş yakılırdı. Böylece gittikleri yer bereketli olurdu.

Gymnasium

Gymnasium başlangıçta Yunanlılar tarafından atletik faaliyetleri yürütmek için kurulmuş olsa da felsefi tartışmalar ve eğitim amacıyla da kullanılan bir yer olmuştur.

Helenistik dönemde Gymnasia (jimnastik) oldukça yaygınlaşarak mimari ve işlevsel açıdan genç Yunan erkeğinin fiziki ve genel eğitiminde önemli bir hale geldi. Gymnasium, Yunan kentlerinin önemli bir özelliğiyken daha sonra Romalılar tarafından alınmış ve sonunda Roma hamamları olan büyük komplekslere dönüşmüştür.

Gymnasium, Yunanca çıplaklık anlamına gelen “Gymnós” kelimesinden türemiştir. Bu dönemde tüm egzersizler yalnızca erkekler tarafından ve çıplak olarak yapılırdı.

Gymnasium (Jimnasyum) olasılıkla iki amaç için kurulmuştur. Bunlardan ilki genç yunan erkeklerinin savaş dönemine hazırlık amacıyla güçlü olma gereksinimleridir. Diğer bir sebep ise aristokrat sınıfı erkeklerinin köylü sınıfından üstünlüklerini bedenen de gösterme isteğidir.

Stadium

Stadium spor karşılaştırmalarının yapıldığı ve çevresinde seyirci sıralarının yer aldığı bir alandır. Helenistik dönemde stadiumlar koşu, disk atma, yüksek atlama gibi atletizm faaliyetlerini içeriyorken Roma dönemine geçildiğinde bunlara ek olarak gladyatör, vahşi hayvan mücadeleleri de seyirciler önünde yer almaktaydı. Ülkemizde en çok bilinen stadium örnekleri Didyma, Aphrodisias, Efes ve Priene stadyumlarıdır.

A4 : Epidauros Stadiumu

Yunan Tiyatrosu (Theatron)

Yunan tiyatrosu, MÖ. 4. yüzyılda ortaya çıkmış, Helenistik çağın hemen hemen her antik kentinde rastladığımız bir yapıdır.

Peki antik yunan halkının düş gücüne hitap eden tiyatro (teatron); başlangıcını neye borçludur?
İlk olarak M.Ö. 500lü yıllarda şarap tanrısı Dionysos‘a koro şarkılar ve danslarla tapınılan yerdir tiyatro. Zamanla oyuncuların ve oyunların eklenmesiyle Yunanistan’da ilk tiyatro inşa edilmiştir. Yüksek bir tepeye sırayla dizilen tahta oturaklara seyirciler dizilmiş ve oyunlar oynanmıştır. Tiyatroya olan ilgi gün geçtikçe artmıştır. Yıpranan tahta seyirci koltukları yerini taş ve daha sonra mermerden koltuklara bırakmıştır.

Klasik Tiyatronun üç temel unsuru vardır. Bunlar; Orkestra (oyunun oynandığı yer, sahne), Skene (oyunun her bölümü) ve Cavea (seyircilerin oturduğu bölüm)dür.

Efes Antik Kenti Tiyatrosu

Helen Tiyatrosu ve Roma Tiyatrosu Arasındaki Farklar

Helenistik Tiyatro

  • Yamaçta yapılır.
  • Orkestra yarım daireden büyüktür.
  • Performanslar orkestradadır.
  • Kentin en büyük idari amirinin oturduğu prohedria bu tiyatroda yoktur.
  • İzleyici dışarıyı görebiilr.
  • Skene ya çok küçüktür ya da yoktur
  • Görme ağırlıktadır.

Roma Tiyatrosu

  • Düz alana kemerler üzerine oturtulabilir.
  • orkestra yarım dairedir.
  • Performanslar proskenede yani ön sahnede sergilenir.
  • Prohedria vardır.
  • Skene ve cavea birleşiktir.
  • İşitme ağırlıktadır.

Amfi Tiyatro (Amphitheatr)

Amfi tiyatro, antik Roma döneminde gladyatör dövüşlerinin ve vahşi hayvan mücadelelerinin yapıldığı oval veya daire planlı ve etrafı seyirciler için oturma basamaklarından oluşan yapılardır. Amfi kelime anlamı olarak karşılıklı demektir. Amfi tiyatrolar tıpkı Roma kolezyumu gibi karşılıklı oturma alanlarından oluşurken Tiyatrolar yarım daire veya at nalı şeklinde bir plana sahiptir.

Odeion

Odeion müzik dinletilerinin yapıldığı üstü kapalı ve mükemmel bir akustiğe sahip antik mimari yapılarından birisidir. Helenistik dönemde ortaya çıkmış olan Odeion yapıları ilk zamanlarında resmi törenler için de kullanılmıştır. Odeion aynı zamanda meclis binası olarak tanıdığımız Bouleuterion’un olmadığı antik kentlerde Bouleuterion görevinde de kullanılırdı.

Antik Kentlerle ilgili daha fazla bilgi için Sayın Arkeolog Ümit Işın’ın Anadolu Arkeolojisi adlı yapımını izleyebilirsiniz.

Yararlandığım Kaynaklar

  • Doç. Dr. H. Suavi Ahipaşoğlu, Yrd.Doç.Dr. A. Özdal Değirmencioğlu, Anadolu’da Turizm Rehberliği Temel Bilgileri
  • A1, A2, A3, A4, görselleri ancient.eu sitesinden alınmıştır.
  • Candur, Hüseyin Tolga, Antik Çağ’da Agora adlı makalesinden yararlanılmıştır.
  • İsmail Gezgin, Sanatın Mitolojisi

Daha detaylı bilgi için ziyaret edebilirsiniz.

İlgili Makaleler

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu